Amsterdam'da Rijks müzesi ile vakit kaybetmeyin. Kanal turu mutlaka yapın. Arkadaşlarınızla gidiyorsanız live sex theatre'lar eğlenceli olabilir. Onun dışında Amsterdam gibi bir şehirde yapacağınız şey zaten belli. Karnınızı tok tutun.
İlla da müzeye gitmek istiyorsanız Van Gogh ve Heineken Experience dışında bir yer tavsiye etmiyorum.
Öğle yemeği için de Centraal'in az ilerisinde halk kütüphanesi var (Bibliothek). Buranın en üst katındaki La Place güzel bir yer. Amsterdam'a yukarıdan bakabileceğiniz tek yer hatta.

Paris'te Lourve müzesini mutlaka görmelisiniz. Yalnız müze çok büyük olduğu için sabah erken saatte gidip bütün gününüzü ayırmanız gerekir. Modern sanatı seviyorsanız George Pompidou Center'ı mutlaka görmelisiniz.

pariste pierre hermes, sadaharu aokiye gitmeden dönmeyin. (pastane bunlar. birinde makaron, biri de çikolata yiyin. çikolatalar da bildiğin çikolata değil.)
floransada gece 12'de bir büfede toprak kapta çorba içmiştim. eğer rastlarsan öyle bir şey yap. ne yerini ne adını hatırlıyorum ama çok güzeldi.
venedikten cam kolye alınır. (erkeksen kız arkadaşına, kardeşine, annene fln alabilirsin.)

Roma'da kalacak yer ayarlamadıysanız Edyta'da kalın. Ceri'ye de Türkiye'den selam getirdik deyin. :)

www.tripadvisor.com.tr

ortalaması o civarlarda serbest çevirmenler için, ama bunun sebebi de çevirebilen çeviremeyen herksin kendini çevirmen sanması ve piyasanın fiyatlarının içine etmesiyle alakalı.

serbest çevirmenlikten kalburüstü para kazanmak tamamen iş çevrenizle alakalı, deneyimsiz birinin güzel paralar kazanması tıpkı diğer işlerde de olduğu gibi pek mümkün değil. tabii kalburüstü dediğin nedir ne civardadır bilmiyorum.

Anladım. En azından bu işi meslek olarak yapan insanların daha düzgün seviyede kazanabildiklerini öğrenebilmek güzel oldu. 5 lira çok komik bir rakam çünkü.

Bilgisayar öğrencisi ve referanssız bir çevirme yetisine sahip bir insan olarak 5 liraya 1000 karakter çevirmek yerine vaktimi mesleki uğraşıma adamam daha mantıklı olacak gibi görünüyor. Teşekkür ederim.

öğrenciyim ve neredeyse bu belirtttiği fiyata çeviri yapıyorum. madyb'nin de dediği gibi dili yarım yamalak konuşan herkes "ben çevirmenim" dediği için fiyatlar o seviyede. kalburüstü kazanmak güzel bir program (trados vs.) kullanmıyorsan zor.

Karakter hesabı artık biraz eskidi. Biz yaklaşık 10 sene önce 1000 karakter için 5 TL alıyorduk. Kelime başına 7-8 kuruş TL şu anda ortalama bir fiyat.

Çeviri ilanları için de proz.com'u tavsiye ederim.

@sapare aude 10 yıl önce bin karakter 5 tl alıyor idiyseniz tecrübeli tercümansınızdır elbette şu anda kelimesi 7 kuruş (ki bin karakter 12-13 gibi oluyor) sizin için normal bir fiyat. Ancak kesinlikle "ortalama" fiyat bu değil öğrenci bir çevirmene hiç bir büro bin karakter 5 TL'den fazla ödemez (çünkü mutlaka bürodaki çevirmen o işin üstünden gidecek)Zaten kaliteli sayılabilecek tercümanlara bile 7-8 lira ödüyor çoğu büro ortalama bence budur.Türkiye piyasası için konuşuyorum müşteri yabancıysa rakamlar değişir.
Ayrıca yine bilgisayar müh. öğrencisi tıp, hukuk hatta çoğu teknik metni bile çeviremez. Normal metin ve tıp metni fiyatlandırması farklı oluyor (tıbbi tercümanım)
Son not olarak "software localization" denilen bir nane var ayrıca pek çok büyük oyun üreticisi oyunlarını türkçeye çevirtiyor test mühendisi ve çevirmen aranıyor benim hiç ilgilenmediğim alanlar ama sık sık ilan görüyorum. PROZ'dan bakabilirsiniz.

arkadaslar söylemis ben de söyleyeyim, bu işlerle ilgili en güvenilir bilgi, en dogru yardim proz.com da olur. coluk cocugun eline düstügü icin fiyatlar öyle. edebiyat cevirilerini üniversite ögrencisine yaptiran yayinevleri var, sonra durum ortada.

migrosta var (capitol migros)

Macro centre'da vardı sanırım.

shell marketlerde de oluyor.

metroda da var.

Nezih'te gördüm.

bacak kırılmış büyük ihtimal, platin ya da çelik koymaları gerekiyor. benimki için 750 tl ameliyat ücreti, ameliyat öncesi ve sonrası aşılar ve iğneler ve yoğun bakım toplamda 1500-2000 tl vermiştim.

belediyenin veterinerine götürün.

bugün pazar ve kapalı : (

Biz de arabanın ezdiği bir martıyı İstanbul Üniversitesi'nin Veterinerlik Fakültesi'ne götürmüştük Avcılar'a. Acil servisi var. Sadece 5 TL ödemiştik.

kisi zeki ve basariliysa sorun olcagini sanmiyorum.

yooo geç değil

mezun olduğumda 24 bitiyor olacak,yani 24 te son sınıfta olacağım.Askerlik falan derken sanki biraz geç oluyor gibi geldi bana.Hazırlık okumayanlar 21 de mezun oluyor normalde

makina mühendisi isen normal hacı üzülme.

Kesinlikle geç değil, rahat ol. Ben de 24'te emzun oldum, askere gittim, üzerine bir de zorunlu 1 yıl staj yaptım. Şu an 27 yaşındayım ve baktığım zaman 24 gayet normal geliyor hala.

18-19da liseden mezun oluyorsun zaten. en erken 22'de mezun oluyorsun bu durumda. 24'ün nesi geç?

28e kadar yolun var raat ol.

geç meç değil, hatta daha 1 sene lisans okusanız olur. 1sene de askerlik yaş26. çalış 2 sene para biriktir yaş 28de bile evlenebiliyorsun daha ne istiyorsun.

Değil.

ben 8 senelik üni maceramın sonunda 26da mezun olacağım. şu an 6. senede ve 23.5 yaşındayım. bir yol çizip ilerledikten sonra sorun olmadığını söylüyorlar tavsiye veren kişiler.

Ben de 24te mezun oldum. Hiç bir sorun olmuyor.

25te mezun olup,2 seneye yakın da zorunlu staj için zaman kaybettim, şu anda da asteğmenim. hayatımdan memnunum, hiçbir şey için geç kalmadım, hiçbir şey kaçırmadım.

Hiç de geç değil. Benim 26 yaşında hazırlık okuyan öğrencilerim var. Hepsi de çok başarılılar diğerlerine göre. Hem okuyup hem çalışabilirsin.

Ne yazık ki daha ucuz bir yolu yok. Balıkesir otogar'dan otobüse binmeniz gerek. Sandığınız kadar da yakın olmayabilir. Yol 2-2,5 saat dürüyor Ayvalık'a.

2 saat sürüyor balıkesir-ayvalık.

yerel firmalardan birine binersiniz edremit'e 10 tl'ye gidiliyorsa ayvalık da 15'tir en fazla.

ahım şahım bir ingilizcem yok; ama

sanki "chlidren should be just children" daha doğru gibi.

leave us kids alone :) belki "let the kids be themselves" bence çocukları yanlız bırakın gibi bir şey olmalı. ingilizce olunca daha anlaşılır bir şey.

children are (just) children

Let kids only be kids!

let kids be kids!

children should stay kids

ee hangisini seçtiniz ama? =)

Sizinkini efendim :)

''children should only be CHİLDREN'' ?!? çocuklar sadece çocuklar olmalı? children should be child?

@une ange, sakın ortalıkta ingilizce biliyorum deme :/ biz kimseye söylemeyiz, söz.

eheh iyi bari, yardımcı olabildiğime sevindim..

scenes of a sexual nature olabilirmi?

yok daha populer bir seydi, ciftlerden biri turktu diye hatirliyorum oyuncu olarak. cinsel hayat uzerineydi biraz daha

karşı pencere olamaz değil mi?

yok hocam o da degildi, baya baya populerdi sol basliktan eksik olmuyordu bir aralar (3-5 ay once).

sirf bunu bulacagim diye yatmiyorum 2 saattir :)

yok mu bir allahin kulu :)

closer?

Young People Fucking

ver email adresini ben gönedereyim sana davetiye.

davetiye içinse mesaj attım, ama dediğin şu bence

(git: 132585)

yazan bendim :) hala davetiye var, isteyen özel mesaj atabilir arkidişler :)

Pardon, o başlıktakini tabii ben atmadım. Ben sadece davetiye isteyene davetiye gönderebileceğimi yazmıştım.

Dad's Army?

black adder serisi de olabilir. he değilmiş pardon. cümlenin başına atlamışım. ama o seri de güzeldir, tavsiye olunur :)

how i won the war? dizi miydi bu.. filmdi galiba. ama 2. dünya savaşı ve komedi vardı içinde.

Verdiğiniz isimlerden baktığımda Dad's Army olduğunu anladım.
İlginiz için teşekkürler.

5-6 sene önce yatay geçiş yapmak istediğimde sitesinde kıyıda köşede kalmış bir örnek bulmuştum. şimdi duruyor mudur bilmem.

Standart "proficiency" işte, ben girdiğimde "writing" de vardı 70 le falan geçmiştim üstün körü çalışarak.

Geçmiş sorular internette olmayabilir ama bende var. Sınava ne zaman gireceksin? Eylül'de sistem değişiyor, iki aşamalı yalnızca reading, writing ve listening (gramer olmayacak) bir sınava geçilecek. Mevcut sınavda dört gramer odaklı parça, iki uzun reading parçası ve bir de writing var. Gramer için participles çalışmanı tavsiye ederim. Reading parçaları özellikle sağlık ve teknoloji konularından çıkabilir. Bunlar biraz zor oluyor. Writing'de de önemli olan essay structure. Introduction(main topic sentence olacak), iki veya üç paragraf (her biri için birer main idea ve ikişer supporting idea olacak) ve summary ya da commentary şeklinde yazılmış bir conclusion.

Alsan da kullanmadığın sürece bişey olmaz. Fakat 1 kez dahi kullanırsan kullanıma açılmış olur ve yıllık ücret tarzı şeylerle boğuşmak zorunda kalırsın.

Hiçbir şey olmaz. Aynı şeyi daha yenilerde bana bir banka yaptı. Maaş hesabı açtırdığım için kendi kendilerine bir kredi kartı layık görmüşler bana. Üç kere gönderdiler, üçünde de almadım. Sonra aradılar, ben de 'istemiyorum, başvuru bile yapmamıştım' deyince 'peki' deyip iptal ettiler. Yasal veya mali bir yükümlülük altında da kalmadım.

kartı almadan arayıp iptal ettiremezsiniz. alın kartı, üzerindeki müşteri numarasıyla arayıp, iptal ettirin. kafanız rahat olsun..

kartı almadan da iptal ettirebilirsin. application ı yok edin dersin. kart zaten açık statüsünde değildir, bekleyen statüsündedir. ama ortada bi kart olduğu için her türlü iptal edilir.

galata ritim.

taksim'de müşkül var mis sokakta, bahçesi yok. south park var kumbaracı yokuşunun oralarda, terası filan var.
kadıköyde dimo cafe var bahçeli, akmar'dan yukarı çıkışta solda. kahve bahane var rexx'in oralarda, onun da bahçesi var.

Bast Cafe var moda da.. dur linkini verim . www.bastcafe.com

kadıköy barlar sokağında lâl ve kahve bahane'nin bahçeleri mevcut. haftasonu geceleri müziğin sesini açarlar ama gündüzleri sakin olur.

Kadıköyde ki Lâl çok güzeldir..

taksim'de urban.

urban
+1

4-5 kere derin nefes alıp en az yarım dakika avuç içleriyle göz masajı yapmak klasik yöntemdir. Beni hep ayıltırdı. Bi deneyin bakalım.

@merwee

Forumlarda bakıyorumda çalışanlar 200-300 soru çözmekten bahsediyor başarı için.. Hani insanda kendine böyle bir çıta koyunca o hedefin altında kalmak sinirleri bozuyor.. Gece 10-11 gibi mütemadiyen bu durum başıma geliyor, gündüz bir işte çalıştığım için ancak derslere gece vakit ayırabiliyorum.. Yani bence de durum normal ama günde 300 soru çözmek nasıl gerçekleşir merak ediyorum..

insan çalışırken değil uykusunda öğrenir. uykudan kaçmayın.

pharmaton bu konuda sana yardımcı olacaktır.

solgar nero nutrients kullanmıştım ben de tez yaarken. doğal bi ürün. Yorgunluğu, eklem-kas ağrılarını alıp konsantrasyonu artırıyor.

@merwee

pharmaton'u soruyorsan ilk 10-15 gün bende bir dinçlik verdi, her hangi bir yan etkisi de olmadı ama sonrasında o dinçlik etkisi kayboldu.. Doğal bir ürün olduğu söyleniyor.. dediğim gibi bende belli bir süre işe yaramayıp sözlük ahalisinin büyük çoğunluğunda uzun süre işe yaradığına göre tesir bünyeden bünyeye değişiyor olsa gerek..

40 dakikada bir 5 dakikalık mola vermezsen zor alır o kafa. beynin de bi limiti var. 40 dakikada bir kalk, pencereyi aç, nefes al. ya da çay alıp gel, ya da yüzünü yıka gel. ama 40 dakikada bir 5 dakika mola ver. bilgisayardan, yataktan, televizyondan, telefondan uzak yerde çalış. hatta müzik de dinleme.

have you changed your car in the last three months?

tiberius cladius +1

cnky +1

aman ha. 'have you changed your car' derseniz arabanızda değişiklik yaptınız mı demeye yakın bir anlamı oluyor.
Have you changed cars in the last three months? demeniz daha sağlıklı.

'have you made any changes to your car' denilmediği sürece aynı araba üzerindeki değişiklik anlaşılmaz sanırım.
'have you changed cars' diye sorunca da sanki iki kişiye takas yapıp yapmadıkları soruluyor gibi :)

tiberius claudius -1
sapare aude +1

tc haklı, change kelimesi türkçesinde olduğu gibi bir şey üzerinde değişiklik yapma anlamı taşımaz tek başına. "make changes to" olarak kullanılırsa ancak o anlama, yani "modify" anlamına gelir.

günlük kullanımda taşır. have you changed your hair bile olur.

The most beautiful and sweet mother of the future gibi olur sanki..

to the most beautiful and the sweetest mother of the future

To the sweetest and most beautiful mother in the future.

To the prettiest and sweetest future mom...

sapare aude'ın çevirisi en iyi olan.

Türkçe dilindeki kullanımı itibarı ile ufak bir nüans var gibi geldi, çok fark etmez heralde ama (gelecek anne, gelecekteki anne)

To the prettiest and sweetest mom of the future

mom of the future derseniz sanki geleceğe hakim olacak (kavramsal olarak gelecek fikrine - the idea of future) bir anneden bahsediyormuşsunuz gibi olur. Gelecekte anne olacak birine yazıyorsaniz future mom demeniz daha sağlıklı.
car of the future olur.

sapare aude +1

sapare aude haklısın dostum benden de +1 = )

Yakın zamana kadar büyük bir başkonsolosluğun vize bölümünde çalışıyordum. Vize almanız açısından bir sorun yaratacağını sanmıyorum emniyetten şerh eklettiyseniz. Fakat yabancı bir ülkeye giriş yaparken çok büyük sorunlar doğurmasa da gümrük memurları (belki) şüphelenip en fazla zaman kaybı yaratabilir. Mahkeme kararını pasaportunuzun arka kapağının içine katlayıp zımbalayabilirsiniz (mevcut pasaportlarda genelde böyle yapılıyor).
Bu tabi ki en kötü senaryo, ben (ingiltere veya abd dışında bir ülkeye giriş yaparsanız) bir şey olacağını sanmıyorum ama siz yine de mahkeme kararının bir kopyasını ve tercümesini (noter onaylı olmasa da) pasaportla ilgili her türlü işlem için bir kenarda bulundurun.
Ben yalnızca vize işlemleri açısından bilgi verebiliyorum. Bu işlemler de o kadar keyfi yürüyor ki, eğer sosyal statünüz sağlamsa yalnızca mahkeme kararının bir kopyasıyla vize alabilirsiniz, fakat başvurunuzda yer alan ve vize memurunu şüphelendirebilecek en küçük bir ayrıntı bile kararın tercümesini eklemediğiniz için red almanıza yol açabilir (yani çok sağlam bir başvuruyla gitmiyorsanız tercümenin eksikliğini bahane edebilirler).

Aynı şey değil ama evlilik sonrası ikinci soyadımı da şerh ettirdim ve şerh türkçe olduğu halde vize almada da, ülke girişlerinde de sorun yaşamadım. Tabii tesadüf eseri olabilir veya eski soyadımı da hala kullandığım için olabilir. Çok yardımcı olamadım ama...

@ sapare aude: bu çarşamba Avusturya'ya öğrenci vizesi için başvuracağım. Kararı tercüme ettireyim mi Almanca'ya?
Ayrıca, diğer ülkelere girişte zorluk çıkmasın diye, ayrıyeten İngilizce tercüme ettireyim mi? Bu tercümenin yeminli tercümandan ve noter tasdikli olması şart mı?

Schengen olsaydı pek sorun çıkmazdı sanırım ama öğrenci vizesi başka bir tür vize. Oradan oturma izni almanız gerekecek. Bu da yaklaşık bir ay kadar sürecektir tahminen (yani Alman ve İngiliz konsolosluklarında en azından böyle oluyor). Bu bir ay içerisinde de sizin hakkınızda Avusturya'nın içişlerine bağlı bir kurum veya konsolosluğun kendisi araştırma yapacaktır. Bence konsolosluğu arayıp öğrenin. Her ihtimale karşı noter onaylı tercümesini isterler diye düşünün. Bu vize işleri biraz sakat bir kere red aldınız mı sonra işler hep uzuyor. O yüzden baştan temkinli davranmak gerek bana kalırsa.

1 ayda çıkmaz o :) avusturya'dan öğrenci vizesi almak en aşağı 2 ay sürüyor. bugün vizesi 8 ayda çıkan bi elemanla tanıştım :)
hazır yakalamışken sorayım, vizemin çıkma süresini kısaltmak benim elimde değil, di mi? bi de, mailde gönderdiği evrakların dışında evrak isteyebiliyorlar mı? (her ülkede aynı değildir ama genel olarak bilginiz vardır diye soruyorum)

vize memurunun ilgisini çekecek bi durum olmadığı sürece fazladan evrak istemezler. Başvuru formunda beyan ettiğiniz her şeyle ilgi belge isterler. Diyelim ki, şu kadar maaş alıyorum, şu kadar kira gelirim var, bankada şu kadar param var, amcam da bana her ay şu kadar harçlık gönderiyor dediğiniz zaman bunlara ait birer belge sunmalısınız; bordro, kira sözleşmesi, hesap defteri ve amcanızın para yatırdığını gösteren hesap özetleri vs. Genelde insanlar havalı olsun diye başvuru formunu birçok ayrıntıyla doldururlar (benim ailem çok zengin, sülalecek tarlalarımız arsalarımız var, vs.) ama beyan ettikleri her şey için bir belge göstermeleri gerektiğini bilmezler. Ancak bu durumlarda sizden mailde bahsedilenlerin dışında belge istenir. Ayrıca evet süreyi kısaltamazsınız. Devlette tanıdığınız falan varsa da lütfen onları araya sokmaya çalışmayın. Bu genelde sizin hanenize genelde eksi olarak yazılır.

Bu arada bunları daha önce yurtdışına çıkmamışsınız diye düşünerek yazıyorum. Pasaportunuzda hiç re damgası yoksa ve son birkaç yıl içinde alınmış Amerika, İngiltere veya Schengen vizeniz varsa (bu ülkere sorunuz giriş-çıkış da yaptıysanız) işiniz çok kolaylaşır.

yeni pasaportumla hiç yurtdışına çıkmadım, eskisiyle birçok kez çıkmıştım. eskisini de yanımda götüreyim mi?

evet evet alırlarsa eskisini de ver konsolosluğa yenisiyle birlikte.

Latince -ine ekidir bu. Modern dillerdeki kullanımıyla maddenin yapıldığı maddeyi işeret ediyor genellikle sanırım. Pertaining to, nature of, characterized by gibi bir anlam katıyor. Örneğin, cocaine, coca yaprağından yapılan demek.

ya sonu -in ile biten ilaçalrda ortak bir madde olması lazım. hatta bildiğim kadarıyla sonu in ile biten herhangi bir madde kullanan sporcu doping kullanmış sayılıyor. ya da bu sonu- in ile biten ilaçlar doping içeriyor. bilmiyorum.

ama mesela theraflu, talcid, ve sayabileceğim daha binlerce sonu in ile bitmeyen madde var. pardon ilaç.

Entersandır benimde -in ile biten ağrı kesicilere alerjim var. Alerjimin sebebi "Methamizole" denen bir maddeimiş

enzim ve proteinlerin sonu cogu zaman (belki de her zaman) -in ile biter

yabancı bir arkadaşım türkiye'den giderken kendine küçük bi çaydanlık, küçük bi paket rize çayı, birkaç tane de ince belli çay bardağı almıştı. çok hoşuna gitmiş çaydanlıkta demlenmiş çay içmek öyle demişti.

yanlış hatırlamıyorsam arnavutköy'deydi, bir dükkan var. orada yabancılara hediye etmek için özel ambalajlanmış lokumlar falan var. dışında daha sonra da saklanabilecek tarzda bir kutu ve işte istabul'un tarihi vesaire hakkında bilgiler, içinde de lokumlar tek tek paketlenmiş.

not: notu yeni gördüm :/

nazar boncuklu bir küpe ya da kolye olabilir bence

El dokuması kilimler, nazar boncuklu bahçe süsleri takı ve biblolar, ufak bi nargile, baharat seti, lüle taşından biblolar aklıma bir çırpıda gelenler. Kendileri de Türkiye'ye geldikleri zaman genelde bu tip şeyler alıyorlar.

ben nazar boncuklu kolye almıştım bana çok yardım eden bir arkadaşa. çok beğenmişti.

Atatürk ile ilgili bişeyler götürsen o kişiye birazda Atatürk'ü anlatsan bence en güzel hediye olucaktır.

Turk parasi ver bence, ilginc olur.

Bir İznikli olarak çini alın diyorum. Çininin kolyesi var, küpesi var, bileziği var, seti var var oğlu var...

çeşitli altın markalarının nazar boncuklu kibar kolye ve bileklikleri var. şu an türkiyede her 10 kişiden 7sinde olduğu için bir orjinalliği kalmadı ama yurtdışındaki bir bayan için hoş bir hediye olur zaten bayılıolar devil eye filan anlatırsınız işte nazar değmesin filan hoş olur hemde çoğu kız mücevherleden takılardan hoşlanır hemde hep bileğine takıp sizi hatırlayabileceği bişi olur diyorum ben.her kuyumcu vb yerde bulabilirsin.

bonus:www.altinpazari.com

not: burada mat çıkmış yakından görmeni ve kibar minik olanlardan tercih etmeni (hem hoş durması hemde bütçen için) öneririm.

sigara içiyorsa nargile olabilir, yanında da güzel bir zeki müren albümü. hehe.
el dokumaları, havlular olabilir.
arkadaşların dediği gibi nazar boncuklu cam kolye uçları satıyorlar. ya da mine işi filan. tokacılarda oluyor bi sürü.
sonra gümüşlük'te yapılan cam işleri var ama kırılması mümkün tabi. paşabahçe var. cezve ve sakızlı dibek kahvesi ve kahve takımı bile olur.

united center'a gidilip majesteleri heykeli önünde fotoğraf çektirilir..

goose island birasi icin. hatta onlari islettigi bir bar var, dogrudan oraya gidebilirsiniz.

tabi ilk yapmaniz gereken bir kitapciya gidip rehber kitap satin almak.

shedd akvaryumunu gezin.
muhakkak şikago pizza'yı tadın.
ünlü "bean"e gidip bol bol resim çekilin.
sears tower'a çıkın.
sea dog'lara binin.

giordanos'a gidip stuffed pizza yemeden dönmeyin sakın.
www.giordanos.com

the bean ziyaret edilir
Magnificient mile'da dolanilir, alisveris yapilir.
Arac varsa premium outlet'e gidilir
Hancock tower'da evlenme teklif edilir
Sound Bar lounge'da lokal fıstıklar seyredilir, jamesson acilir...

herkese cok tesekkurler- peki ucuza alis-verisi nerden yapalim? Birde bu mevsimde hava sicakligi ne olur?

doğrudur.

kusmak konusunda değil ama seni rahatlatmak konusunda bir önerim var: 2 tane maden suyu iç. bol bol geğirirsin, rahatlarsın :)

parmağınızı sokarken böğürün ayrıca. böğüüüü tarzında, gırtlağı gğhgğhğgh letin yani.

of çok iğrenç cevap oldu ya ama başka türlü anlatamadım..

nane limon içebilirsin. sonucunda ya kusarsın kokusundan veya tadından. ya da kusamazsın ama o midene çok iyi gelir kötü hissetmezsin. dene derim.

bırakın parmak sokmayı biraz tuzlu su her derde devadır =)

hocam kusma. Fazla kalori aldın diye pişmanlık duyuyorsan yarın bi' saat koş iki saat koş ama kusma. Tatlının da tadını çıkar yarın bi' saat koşacağım deyip bi' buçuk saat koş onun da tadını çıkar ama kusma bence.

(bkz: manual kusma)

yapmanızı tavsiye etmediğim bir mevzu.

@dambil: koptum cevabına, bu kadar güzel tasvir yapılır =)

Soruyu soran arkadaş, bence de kusma. Güzel sodanı iç, tv karşısında fln sızmaya bak.

bu defaya mahsus olarak saatlerce sakiz cigneyebilirsiniz. arada su da icmeyi ihmal etmeyin. [ bu arada bravo! ]

kus. dobişko olursun. sike sürülecek aklın varsa ya yemeyeceksin yediysen de kusacaksın. 1000 kalorilik carte dor'u kaldıran midenin de duvarlarından öpüyorum.

(bkz: ratemypoo)

bulimik olmak gibi bir düşüncen mi var arkadaşım?

neden durduk yere kusuyorsun ki, zehirlendiginde yaparsin. ise yarayan yontem tuzlu su icmektir. ama dendigi gibi rahatlatacak seyler yapman daha iyi olur.

eninde sonunda çıkacak nasıl olsa, bırak öyle kalsın.
anın tadını çıkar sen de.
(bkz: carpe diem)

öyle parmak sokmakla olmuyor. küçük dilinin olduğu bölgeyi uzun süre sıvazlaman gerekiyor.

kovadan ust uste uc duman al sonra direk ayaga kalk. elinde poset tut ki haliyi batirmayasin.

sonucunda kusulmamis, kic yan devrilip yatilmistir. bilginize, fyi v.s..

(bkz: erikli su)

izmir'de bile rahat bulunurken istanbul'da sikinti yaratmasi ilginc. kostebek'e bir bakin isterseniz. aha bu da gittigidiyor linki satan varmi$ netten: urun.gittigidiyor.com

supermarketlerde satılıyor diye biliyorum. folyosuydu, jiletiydi var yani hepsi.

en ufak (marpuçsuz) boy nargileler iş görüyor gayet güzel. kafası da bonglardan daha geniş. kömür koyma ama üzerine yakarsın :D

bir de sultanahmet civarına bak. oralarda turisti bol, olma imkanı mümkün. onun dışında ikinci el pasajlara ve antikacılara düşüyor bilimum bongdu pipe idi.

bonusundan bunları buldum arasak daha da çıkar sanki:

www.keyif-shop.com
www.keyif-shop.com
www.keyif-shop.com

taksim'de galatasaray lisesinin yanından aşağıya inen yolda, 25-30 metre ileride sağda ketenden, şile bezinden falan antin kuntin aksesuar, elbise satan bi yer var. aha işte orda vardı bi ara bong.

aslında www.everyonedoesit.com da güzel bushmaster bonglar var fena değiller ama istanbula gelir mi bilemiyoruz. alışveriş eden varmı buradan. istanbulda 3.5 lira olan ocb nin sitede 0.5 pound olmasına bakarak fiyatlar da fena değil diyebiliriz. shipping ücretleri de pek saçma değil. hmm

atlas pasajındaki çakmakçı köşe dükkan getirmiş. çeşitli boy ve pahada.

bu tarz sorularda bölüm de bildirirseniz daha net cevaplar alabilirsiniz.
mühendislik mi okuyorsunuz sosyoloji, değişir durumdan duruma.
2.2 ortalaman vardır ama köprü yarışmasında birinci olmuşsundur. ya da bilmemne konferansında sunum yapmışsındır. duruma göre değişir. ama o ortalama ile burslu çok zor(yine bölümden bölüme değişir)

kesinlikle büyük. türkiye'de master yapmak istersen iyi üniversiteler haricinde kabul edilirsin. ama yurtdışında 2.5 üzeri çok aranıyor. kaldı ki kimi üniversiteler 3.0 üzeri istiyor gpa'yı. toefl ve ielts'de yanında kesinlikle istenen şeyler.

biyoloji bölümünde okuyorum. peki mesela atıyorum son sene uğraştım bi paper yazdım diyelim, o zaman çok avantajlı olur muyum?

eski sözlük yazarlarından semigod, 2,5'in altında ortalama ile ispanya'nın barcelona kentinde çevre üzerine(programın tam detayını bilmiyorum - iklim değişikliği olsa gerek) master yapmaktadır.

kendisi über ingilizce konuşmakta olup, toefl'in anasını bellemiş, fransızcası ile de idare etmektedir.

mümkün yani. tabi bahsettiğim insanın konu hakkındaki bilgisi, referansları, daha önce staj yaptığı, çalıştığı ve gönüllü olduğu yerler ve kişiliği seçilmesinde etkili olmuştur muhakkak.

2.2 ortalama ile avrupa'da kabul alman zor değil ama burs bulman zor olabilir. amerika'yı zaten geçiyorum. orada da burs bulman (özellikle de bu krizde) neredeyse imkansız. fakat burssuz olarak kabul alabileceğin kimi üniversiteler de mevcut.
senin durumunda son sene bir paper yazmak iyi bir fikir. ama bu paper'ı dandik de olsa hakemli bir dergide yayımlatmaya kas. bu sana çok büyük bir artı sağlar. aynı zamanda yazacağın statement of purpose da hakkaten iyi olursa, ortalamanın yaratacağı kötü etkiyi nötrlemiş olursun.
gre/gmat yine amerika için gerekli. sanırım senin gre alman gerekiyor. biyoloji için gre subject varsa onu da alman gerekebilir, hatta iyi de olur.
en önemlisi bu ülkede olduğu gibi, yurt dışında başvuracağın yerde bir tanıdık olması her şeyi etkileyebilir. şimdiden başvuracağın bölümlerdeki hocalarla iletişime geçmeni, ilgilendiğini göstermeni öneririm. alacağın referanslar da önemli. diyelim ki, X üniversitesine başvuruyorsun. Referans aldığın hocan da bu üniversiteden mezunsa ve/veya buradaki diğer hocaları tanıyorsa, bu senin için büyük avantaj sağlar.
yine de senin öncelikli olarak yapman gerekenler, son sene de olsa ortalamanı yükseltmeye kasmak, yazacağın paper'ı bir yerlerde yayımlatabilmek (ki bu lisans öğrencisi için çok zor) ve çok iyi düşünüp çok ikna edici bir statement of purpose yazmak.

gre çok önemli değil o ingilizceni ve aptal olmadığını gösterir. 2.2 gpa senin alanında bilgisiz olduğunu masteri tamamlayamayacağını gösterir. yanlış anlama amacım seni rencide etmek değil ben eğitim sistemimizi biliyorum fakat elin adamında bırakacağın intiba bu alanında vasat yetersiz ve zayıf bir öğrenci. bunu nasıl kaparsın alanınla ilgili önemli alan derslerini yeniden al ve a ile geç (master başvurusunda bunlar prequisite diye geçer). alanının bioymuş alanında varsa gre subject testi onu al ayrıca wet lab experience edin kesinlikle bu artı. yayın olayı master için faydalı olabilir ama subject gre varsa sen ona kas hiç olmazsa konular belli sorular belli. turk değil ama yabancı top 10 okula kabul alan 2.4 le var ama çok iyi 3 yayını vardı. yine subject testte çok çok yuksek bi puan alırsan oda kabulu sağlar.
imkansız diye birşey yoktur ama bunlar çok zaman isteyen yoran işler 3 yılın acısını bir yılda çıkarman için gunde 20 saat çalışman lazım 4. sınıf derslerini hiç hesaba bile katmadım.

motorla 4-5, arabayla 5, otobusle 7-8 saat.

varan candir. varanla gidilir.

en guzeli canakkale uzerinden gidilir, daha kisa surer.

anadolu turizm

otobüs derseniz kesinlikle anadolu ulaşım

güzergah 1: Çanakkale üzerinden altınoluk.
Kamil Koç, Pamukkale, Truva ve Metro gidiyor. Ama asla tercih edilmemesi gereken bir rota. Ben 20 yıldır her yaz Altınoluk'a gidergelirim. Çanakkale üzerinden 10 saatten az gitmedim. Kamil Koç 50 tl, diğerleri 45 tl.

güzergah 2: Balıkesir üzerinden altınoluk.
İlla otobüsle gidilecekse izlenmesi gereken rota budur. Trafik yoksa en fazla 8.5 saat sürer. Yine yukarıda yazdığım firmalar gidiyor. Fiyatlar da aynı.

güzergah 3: İDO ile bandırma üzerinden altınoluk.
En kısa süren yolculuk bu. Yenikapıdan bandırma ido ile 2 saat sürüyor. oradan da Uludağ, Kamil Koç veya Metro'dan otobüse binebilirsiniz. Bandırma'dan altınoluk'a otobüs de 4 saat. İdo ve otobüsün saatini iyi ayarlayabilirseniz 6 saatte altınoluk'ta olursunuz. Feribotla gideceğiniz için vaktin nasıl geçtiğini de anlamazsınız. İdo (öğrenci) 25 tl + otobüs 21 tl.

alternatif güzergah: bu sezonda istanbul'dan altınoluk'a direkt otobüs bulamazsanız, önce balıkesir oradan da altınoluk yapabilirsiniz. İstanbul - Balıkesir 32 tl, 6 saat(en iyi ve en kısa sürede götüren firma genelde nilüfer. kamil koç, pamukkale, uludağ, metro vs. de gidiyor. istanbul'dan balıkesire hemen her saat bir otobüs var.) Balıkesir - Altınoluk 15 tl, 2.5 saat (Bayramiç ve Balıkesir seyahatin her yarım saatte bir otobüsü var.)

hayatımda hiç donut görmedim ama filmlerde izleye izleye aklımda yer etti. ilk gördüğüm yerde tadına bakıcam. bu soruna cevap olabilir mi acaba?

aynen belki de 10yıl sonra o bizim için bi zorunluluk gibi gelecek bugün bir kahve içmek gibi 10yıl önce kim kahveye bu kadar önem verirdi. 10yıl sonra bugün beğenmediğimiz donut u afiyetle yiyecez atıyorum tekine 5 lira verecez yerli markalara dandik diyecez ama zevkler beyinsel değil midir nasıl oluyo da oluyo canlar?

ben afrikada su olarak allahın yagmur suyunu içen bi millet gordum ve burda coca colanın reklami ve ürünleri vardi adamlar cola icio ama su için işlenmemiş, arıtırılmamısın allahın suyunu ıcıolar siz ne diosunuz a dostlr ama bnm tahmının reklamların urun pazarlama strajesi fln filan

e bu olayda da beyin disi bisey yok ki. goruyorsun, beynin de buna gore tepki veriyor. yoksa kurukahveci mehmet efendide karamel macchiato vardi da biz mi icmedik... ki nerde kaldi yerli donut.

bizim millet özentidir.

özentilik diyecem ama bu kadar saf olunamaz gibime geliyo benim daha derin birşey olmalı(inşallah öyledir)

kapitalizmi lokalleştirdiğin için böyle hissediyorsun.halbu ki adamlar sermayenin global dolaşımı üstüne kuruyorlar herşeyi.kolayı türklerin bulması işin ahlaki ve yozlaştırıcı tarafını etkilemez.

@dairofo, bravo; öyle derin ve muhteşem tesbiti ömrü hayatımda görmedim.
@poseidon; bütün mcdonalds'larda var aşağı yukarı, başarısız biraz ama olsun...
öncelikle şöyle söyleyeyim; tüketim alışkanlıkları ekonomiyle direk ilintili. örneğin göçebe toplumların hepsinde bir çeşit kuru et olması mesela. dünyanın ekonomisi de kapitalizm ile direk entegre olunca, hızlı yaşam tarzına uygun hızlı, bol enerjili ve lezzetli besinler kültüre hakim oluyor.
türk kahvesinin yapılma ve içilme süresi ile amerikan kahvesinin süresi aynı mı? türk kahvesi uzun uzadıya bir keyif içeceği; kahvenin amerikan kültüründeki yeri ise uyanma ve enerji alma aracı.
ağız tadımıza müdahele edecek bir teknoloji henüz yaratılmadı, sadece ürün tercihlerimizi manipule edebilirler şimdilik...

(bkz: pierre bourdieu) (bkz: distinctions)

#9249349

çok ayrıntılı anlatamıycam ama şöyle düşünün.
sabah kalktığınız anda etrafınızdaki eşyalardan başlıyarak, gazeteler, tv programları, yoldaki insanların giyim şekilleri , yemek anlayışı(lahmacundan- pizzaya fast food'a)
çalışma ortamınız bilinçli veya bilinçsiz şekilde özentilik ile çevrelenmiş durumda
bunun için baya araştırmanız gerekir. bilinçaltı mesaj yani psikolojık yöntem ile heryerımızdeler.

normaldır bir kahveye 7 lira verilmesi çünkü ordan gelıyor özendiriyor, özenıyorsun.
eğer özendirdikleri olay namaz olsaydı, şuanda herkes namaz kılardı.

dusun ki adamin teki kahve icmeye bayiliyor. adamin evde espresso makinesi yok ya da ugrasacak zamani yok hepsini gectim adam evde degil. ne yapsin bu adam, bi duble espressoyu cok mu gordunuz ?

ciddi misin sen?

kapitalizmden önce küreselleşmin bi getirisi bu. nasıl türkiyede kahve yetişmiyo ama türk kahvesi denen bi olay varsa bu da basit bi küreslleşme örneği. aynı şekilde starbucks ta öyle ama adamlar üretimden tut da pazarlama kadar sistemli şekilde dayatabiliyorlar mallarını. artık ürünler sadece gemilerle değil medya aracılığıyla geliyor önüne seçmekte sana kalıyor. andre gunder frank abimizin bağımlılık teoririsi biraz açıklıyo aslında bu durumu. olayı sadece filmde gördüm özendim o ozaman almayım mantığına indirgemek basite kaçar. herhangi bir ürüne isteyen istediği parayı verebilir bunda kimsenin diyebileceği birşey yok. daha doğrusu özentilik vs açısından 0.25 kuruşluk nescafe 3 bir aradayla 7 liralık starbucks arasında kapitalizmin işleyişi arasında hiçbir fark yok bence. o zaman büyük türk içiçeği ayran ve hoşaf suyumuz harici hiç birşey mantıklı gelmiyor.

burda tarif ettiğin olayın kapitalizmle alakası yok.

en.wikipedia.org

tr.wikipedia.org

bunun adı kültürel emperyalizmdir.

en.wikipedia.org

tr.wikipedia.org

en.wikipedia.org
tr.wikipedia.org
öncelikler terimleri ve tanımları doğru öğrenelim. oturtalım. tartışmayı sonra yaparız.

(bkz: manufacturing consent)
(bkz: antonio gramsci )

bunların puan sıralaması hakkında pek bir fikrim yok ama
1-bilkent
2-odtü
3-boğaziçi

gibi bi sıralama oluştu kafamda.sen biraz incele okulları gez gör sonra karar ver.bilkent zordur falan ama iyidir mühendislik olarak, keza odtü de öyledir ve tabi boğaziçi de
zor karar aslında..

bence özel üniversite düşünmemelisin,zira sosyal hayatım da benim için çok önemli diyorsun. katılmayanlar şüphesiz olacaktır ancak teknik bölüm okuyacaksan teknik üniversitede okumalısın sunduğu envai olanaklar dolayısı ile. kampüs klüp ortam vs mevzusunda uzak ara odtü derim ben.
ancak şunu da mutlaka düşün, üniversiteyi hangi şehirde okumak istiyorsun? tecrübe ile sabit istemediğin şehirde hangi okul ne bölümü olursa olsun mutlu olamazsın. ben yukarıda odtü dedim tezat oluşturayım kendimle 3 sene orada okuduktan sonra bi anda bırakmaya karar verip tekrar sınava girdim ve izmir'de okudum.
sana kolay gelsin zor seçim umarım seçiminden pişman olmazsın.

senin için şehir önemli değilse kesinlikle odtü derim ki bence angara gayet güzel şehir.. ve de kesinlikle boğaziçi müh. yazma derim.

öncelikle tebrikler;

boğaziçi için gözlemlerinde haklısın. lab imkanları olarak odtü ve bilkent boğaziçi'den birkaç adım ileride görünüyor. kampüs yaşantısı olarak da odtü oldukça iyi. yurtları da güzel :)odtü düşünmesen de bence tercihin boğaziçi değil bilkent olsun

mezun olduğunda mühendisten fazlasını olmak istiyorsan kesinlikle boğaziçi.

idealler falan denmis ama sende boyle ideal pesinde kosan bi adam tipi yok... V=I.R ve transistor 3 bacakli olan... bu bilgiler sana reel dunyada yeter... sosyal bir adammissin...

bogazici disindaki butun secenekleri yirt at... uzun hikaye... sorma neden...

not: planck hayatin tum sirlarini bunyesinde tasiyan bir sabit... onu birani bir ihtimal kiz arkadasini;) severmis gibi sev... bu son bilgiyi de orenerek artik muhendis oldun... simdi sosyallesebilirsin... çimler seni çağırıyor...

öncelikle (git: 83507)

arkadaş ortamı, kampüs olanakları ve kulüpleri için bence direk olarak boğaziçi. sosyallik dediğin sadece kampüs değildir, kültür-sanat, festivaller, sergiler, konserler vs vs bunların merkezi türkiye'de istanbul, kimse inkar edemez.

mezun ağı konusunda da zaten söylediğin gibi boğaziçi önde. yurtlarda eğer burs almazsan superdorm pek de dökülmüyor, sen superdorm'u gezdin mi bilmiyorum. uçaksavar konusunda çok fikrim yok ama orası da iyi sanırım, 1. erkek ve 2. erkek yurdu dökülmese de çok iyi durumda olduğunu ben de söyleyemem. ama zaten iyi bir derece almışsın, eğer ailenin durumu da fena değilse bence hiç yurda falan çıkma direk eve çık. bir çok yönden yurttan çok daha avantajlı, yani sadece boğaziçi'nin yurtlarından değil, yurt kavramından daha avantajlı.

lablar konusunda, tanıtımda göstermemiş olabilirler. ben ee'den değilim, ee'den birileriyle konuşmalısın bunu. sözlükte bikaç kişi var, nicklerini unuttum şimdi. tsan chan bunlardan biriydi sanırım.

bunun yanında eğer özel şirket özel sektör vs gibi hedeflerin varsa, istanbul dışındaki alternatifleri direk olarak sil derim. bunun detaylı açıklamasını yapabilecek kapasitede olduğumu düşünmüyorum fakat ben de boğaziçi'ne girerken o zamanların ee bölüm başkanı ve mühendislik dekanı şimdiki rektör kadri özçaldıran (kendisi odtü mezunudur) neden istanbul'un o açıdan ankara'dan çok daha üstün olduğunu bir güzel açıklamıştı, lafa girip de öyle olmadığını söylemeye çalışan velilere de cevap verip onlara da lafı koymuştu, sonuçta salondaki herkesi ikna etmişti. yalnız 297. olup ee'ye girebileceğine emin misin boğaziçinde? benim zamanımda 210 - 220'yi pek geçmiyordu da o yüzden soruyorum.

bunun yanında bir de tabi şunu söylemek lazım, fizik + ee çap'ı yapan bir çok insan tanıyorum bizim okuldan. belki senin için önemli bi bilgi olabilir.

bir de binaların dışı hoş içi boş konusunda şunu söyleyeyim, hangi binaya girdiğine göre değişir. senin derslerini yapacağın sınıfların hemen hemen hepsinde projeksiyon ve hoparlör sistemi var, hoca eğer o sistemi izlemek isterse. daha ne istediğini de ben bilemiyorum sanırım, diğer üniversiteleri görmedim belki orada olan şeylerden bahsediyorsundur : )

bir de yukarıda bir arkadaş güzel demiş, bir mühendisten daha fazlası olmak istiyorsan bence kesinlikle boğaziçi. diploma ve meslek güzel şeyler, ama hayat sadece bunlarla doldurmak için biraz geniş. bunu eğer boğaziçi'ne gelirsen manzarada veya petekte gece oturup boğazı izlerken daha iyi anlayabilirsin belki.

neresi olduunu bilmiorm ama var annem verdiydi bizim tarihi gecmemiş ilaçlari
ama tam neresi hatirlamıorm parasiz tabi bagıslıosn ihtiyaci olanlar gelip alıo

en yakin saglik ocagina götürün, kullanilabilecek durumda olanlari ihtiyac sahibi hastalara veriyorlar. bazi doktor/hemsire ugrasmak istemeyebilir, almiyoruz diyebilir, siz insafli olanini bulmakta israrci olun.

eczacılara sorun, varsa öyle bir sistem onlar bilir.

ben kızılay'a veriyorum, öneririm.

nerde yaşadığınızı bilmiyorum ama istanbul bakırköy özgürlük meydanında bu ilaçları almak için bakırköy belediyesine ait küçük bi yer vardı; belediyeye bağlı halk eczanesinde ücretsiz olarak ihtiyaç sahiplerine vermek üzere alıyorlar.

hayvan barınaklarına da verebilirsin mesela.
burada ihtiyaç duydukları ilaçların bir listesi var.

www.fatihbelediyesiyedikulehayvanbarinagi.com

muhtar ve eczacilar. kesin cozum.

Sen sordugunda sallamis olabilirler ama havalimanlarinda trafik oldugu icin ucaklarin beklemesi dogaldir. Ucak oldugu yerde bekleyemedigi icin de tur atar.

Ayni sekilde inisi tehlikeye atacak ruzgarlar varsa onlarin dinmesi de beklenebilir.

Çok çeşitli sebepleri olabiliyor. Mesela o an pist herhangi bir rötardan dolayı dolu oluyor ve havadaki uçak pisti pas geçip bir dahaki sefere iniş yapıyor. Sonuçta Antalya gibi büyük havalimanlarında 5 dakikada bir uçak inip kalkıyor. Rüzgar da bir etken olabiliyor elbette.

Not: hostes değilim, olmaya niyetim yok, istesem de olamam.

yok sallamıyorlardır. gayet normal yani trafiğe göre.

izmir'den istanbul'a 50-55dk suren yolculuklarda trafik yuzunden bu turlamalara 1 saat 10dk maruz kaldigim bile oldu. ozellikle ataturk havaalani kapasitesinin uzerinde kullanildigi icin surekli oluyor bu.

ayrıca bir pilotun ilk seferinde iniş yapmadan bir tur es geçip ardından iniş yapması gelenekmiş falan diye bir şeyler duymuştum zamanında.

ayrıca uçağın fiziksel kapasitesi ve yolcu konforu için geniş bir daire çizmek zorundalar. sonuçta 5-6g yemek istemezsin durup dururken uçakta değil mi?

bi ara gece gelecek uçağı unutup havaalanını kapatıp gitmişti havaalanı yetkilileri bi şehrimizde, hangisiydi hatırlayamadım ama, uçak naapsın di mi ama.
bir kez de gece yarısı konya'ya inecekken pist ışıkları yanmamıştı bir konya turu yapmıştık ekstradan. bu arada yeri gelmişken belirteyim ki gece vakti konya aynı bir örümcek ağına benziyor, aladdin tepesi merkez olmak üzere.

İneceği pisti hizalıyor da olabilir ayrıca. Rüzgarın durumuna göre iniş/kalkış yapılan pist ve yönü değişiyor. Örneğin güneyden kuzeye doğru inmesi gerekiyorsa kuzeyden gelen bir uçağın havaalanını geçip tekrar geri dönmesi normal.

bir de uçaklar sırayla iniyorlar piste. bazı aklı başında pilotlar yolcular için anons yapıyorlar 'piste iniş için 9. sıradayız. 15 dakida içinde inebileceğiz.' gibi.

pistin inişe uygun olması bekleniyor, e beklenirken de daireler çiziliyor. iststatus.com'da 8 çizen bile gördüm (emirates 777). bahsettiğim siteye bakarsanız trafik yoğunluğunda inişte peş peşe 6 7 uçak göreceksiniz sıra sıra.
bunun dışında sorunlar da olabilir , ama %90 budur...

registration plate ya da license plate denilebilir.

license tag de deniyür.

günlük konuşma dilinde kullanacaksan yalnızca plate demen yeterli.

number plate diyor ingilizler. google'da

"number plate" site:uk
324,000

"license plate" site:uk
49,700

sonuç döndürmekte.

craigslist istanbul'dan bulabilirsin belki

couchsurfing'i denediniz mi?

travelersfortravelers ya da couchsurfing mantıklı. bu ikisi olmazsa kadıköy bahariye'de yeni açılan hush hostel diye çok cici ve temiz bir hostel var. karşıda olduğu için fiyatları da çok uygun.

garanti 6 aylık periyotlar halinde 30 ar lira kesiyor her yıl. hesap açtırırken imzaladığın sözleşmede yer alır bu konu. geri alamazsın paranı. sözleşme ile kabul ettin çünkü durumu.

edit: imzaladığın sözleşmeye bir bak. eğer sözleşmede bu şekilde bir para isteyebilecekleri yazmıyorsa o zaman alabilirsin paranı geri ama yazıyorsa yapacak bir şey yok.

mesela ben finansbank'ın sözleşmesinde yer alan ilgili maddeyi yazayım örnek olması açısından:

"...keza Müşteri'ye herhangi bir ihbarda bulunmaksızın değiştirebileceği miktarda bir "Otomatik Hesap İşletme Ücreti" tahakkuk ettirmeye ve bunları Müşteri'nin Banka nezdindeki hesabından resen tahsile yetkilidir."

kesilmiş parayı geri almakta zorluk çekebilirsin, ama hesabına iki otomatik ödeme talimatı bağlayarak önleyebilirsin bundan sonra yapacakları kesintiyi.

Aramaya inanın o zaman belki paranızı geri alabilirsiniz.

(bkz: aramaya inanmak)

internet şubesinden iki tane otomatik ödeme faturası tanımlarsanız garanti bu ücreti almıyor. otomatik ödemeyi 'her ay manuel olarak ödeyeceğim' diye de tanımlayabiliyorsunuz. adı otomatik ödeme oluyor ama siz canınız isterse ödeme yapıyorsunuz. hesap işletim ücreti derdinden de böylece kurtuluyorsunuz.

belirtmemişim ama öncelikle öğrenci değilim, bu hesabı da 5 yıldır kullanıyorum ilk defa böyle birşeyle karşılaşıyorum. çok garip geldi açıkcası. aradım alo garantiyi sözleşmede yer alan 11. madde felan diye bik bik etti. ama şöyle de bir durum var benim iki tane otomatik hesabım var. bir süredir kullanmıyorum gerçi ama var sonuçta ? - kullanmıyorum derken limitli otomatik odeme idi. - sonracıma maaş hesabım aynı anda bu 3 aydır işsizim ama hiç mi buffer süreleri yoktur bu adamların sonuçta tekrardan işe girdim ay sonunda para yatacak bana yine ?

aslında böyle daha iyi değil mi?

geçer, geçer.
arada bana da oluyor öyle. dönem dönem değişiyor bünyenin dayanıklılığı.

bozmayın, süper işte.

içmeden önce bir kaşık zeytinyağı iç.

Düzenli olarak içersen normale dönersin. Ara verdiysen oluyor öyle.

tamamen alışkanlıkla ilgili. eğer önceden çok içip sonra ara verdiyseniz, tekrar başladığınızda aynı dayanıklılıkta olmuyorsunuz. şimdi tekrardan içme sıklığını arttırırsanız eski performansınızı yakalarsınız.

daha ne.

yok sarhoş olmayayım diyorsan, daha tok karna içmeye çalış.

alkol tüketim sıklığı ve miktarı toleransı etkiliyor. çok değil düzenli içerseniz kısa sürede eski formunuza kavuşursunuz.

bende de ayni durum var, gerci ben karacigeri portletmisim, onunla da alakasi olabilir dedi doktor. hatta "agzina bile surme" de dedi ama neyse artik... istersen sen de al bir karaciger fonksiyon testi.

e yaşlanıyorsun ablam! gayet normal. Genç bünye ile yaşlısı bir olur mu hiç!

Ben de 30 bira içtiğimi hatırlarım gençlikte, şimdi 8 9 bir içsem uyumaya gidiyorum.

Zaten aynı süratte nonstop içmeye devam edersen 10 yıl sonra hedef amatem. İyidir böyle, hiç bozma.

Sarhoş olmaya psikolojik altyapı hazırlamak alkol almaktan daha önemlidir. "Sevgilimden ayrıldım içelim abi" diyen birine icetea içir, ikinci kutudan sonra sarhoş olup dökülecektir.

Bu biraz senin olaya bakış açınla alakalı. Ben de sıkıntılı olduğumda 239783. biradan sonra hafiften sarhoş olmaya başlıyorum.

içmeye başlamadan önce kepekli ekmek ye.

(bkz: altınoluk)
(bkz: kabatepe orman kampı)
(bkz: şile)

(bkz: marmara adası)
(bkz: avşa adası)
(bkz: erdek)

kesinlikle marmara adası, çınarlı köyü. geçen yıl ağustos dedik, ancak eylül'de gidebildik "bir arkadaş" ile :) sessiz, sakin, boş, miss...bu aralar da öyle olmalı. "yok ben bayarım o kadar sakinlikten" derseniz, komşu adaya, avşa'ya buyrunuz.

bu zamanlarda her yerde olduğu gibi: pazarlık yapınız.

(git: 7801)

gittim geldim, onları okumuştum.. onlar da çare olamadı bana.. ilaç içtim dediğim gibi, masaj yapıp duruom, kafamda da ıslak bi eşarp var. portakal falan yok ne yazık ki.. off duvarlara vurçam kafamı. sabah saçımı toplamıştım, bi de yeni bir güneş gözlüğü almştım belki onların da etkisi vardır.. off bu final de güme gidecek galiba :(

aynı şey bana da olmuştu. ama benimki daha beterdi sanırım. baş ağrısından 4 gün uyuyamamıştım final döneminde. cerrahpaşa acilde bir doktor bana bi kerelik almam için piyasa bulunan reçetesiz alınabilen eczacıbaşı'nın bir anti-depresanını vermişti. az da olsa ağrıyı kesmişti ama sonuna ortakulak iltihabı çıkmıştı benimki. bence en kolayı okulun revirine uğra.
bir de final dönemlerinde solgar'ın nero nutrients diye bir vitamini var. ben artık onu kullanıyorum. stresi azaltıp, konsantrasyonu artırıyor ve daha rahat çalışmanı sağlıyor.

stresse bağlı gibi geldi biraz.

stressten olabilir evet.. hala ağrıyor, en ufak bi azalma yok.. ağrıyacak günü buldu

redbull gibi enerji içecekleri ya da sade kahve çözüm olabilir.ayrıca komik gelecek belki ama ayaklarınızı soğuk suya sokabilirsiniz.

(bkz: 48 hours)

48 hours malum sebeplerden dolayı dikkat dağınıklığına neden olur. ee kahvede bir yere kadar, en iyisi redbul ama misal ard arda 2 tane olmamalı. ara ara içilirse daha etkili oluyor (en az bende öyle)

(bkz: kafein bombası)

içimde kalmasın; kalbiniz varsa denemeyin derim.

@wizard_merlin
sorun uykusuzluksa hayat kurtaran ve çok ucuz bir ilaç var (bkz: unisom) ben otobüs yolculuklarında kullandım, tavsiye ederim. insanlar işe yaramıyor diyor ama bu öyle gün ortasında içip şıp diye uyutan bir nane değil, uyku saatinde içiliyor dalmayı kolaylaştırıyor sadece.

@roadrunner_merlin
48 hours ereksiyon sağlayan bir şey değil. bir nevi bir enerji içeceği o da.

Tylolhot denen bir zıkkım var. Ne derece ilaç, ne derece doğal bir ürün bilmiyorum da, ne zaman içsem kısa zamanda sarhoş gibi olup, kısa zamanda da sızıyorum (özellikle uyuyorum demedim). Belki birkaç seferlik yardımı olabilir ama kalıcı bir çözüm de değil tabi. Benimkinin tam tersi anlamda uyku sorunu çeken arkadaşlara bu meseleyi danışacağım, çözüm getiren olmuş mu. 48 hours dışındaki [:)] tüm önerileri de uygulayacağım, teşekkür ederim.

pharmaton ya da cola + kahve karışımı.

(bkz: modiodal)
(bkz: nootropil)

Çalıştığın oda serin olsun. Eğer dikkat sorunun yoksa ve sesten çokta rahatsız olmuyorsan yanına bir arkadaşını al. O başka birşeyle ilgilensin (tv, film, dergi, kitap,ders vs.)

bilgisayar başında 3-4 saat oturduktan sonra ders calışmaya çalışmayınız, beyniniz gerçekten yorgun oldugundan olmuyor, çalışılmıyor bir türlü.

nootropil alzheimer için, modiodal ise narkolepsi için kullanılan ilaçlar. nootropil sınav haftasından falan bir hafta önce alınmaya başlanması gerekiyor ki etki etsin. modiodal de eşşek gibi başağrısı yapan bir ilaç belirteyim dedim.

you have to pay for luggage
you have to pay an additional fee for luggage
falan

gerci kitipiyoz ingilizcemle boyle sorulara cevap vermemem lazim ama olur gibi geldi

aşti taksicisi misiniz?

hem niye espri olsun. I have to get money for your luggage olabilir pekala.

'There is a luggage charge' en basiti olacaktır. 'You must pay for the/your luggage' da diyebilirsin. Ama bagajın ne türlü bir bagaj olduğuna göre değişebilir. Uçağa verilen fazla bagajdan bahsediyordan 'extra luggage charge' diyebilirsin.
Arabanın içine yük/eşya konulan arka kısmından bahsediyordan (bi ihtimal), o da 'trunk'.

taksi için değil uçak için kullanılan bagajdan bahsetmiştim. havaalanındaki yolculara biraz daha süslü kelimelerle oluşan cümle kuramayı neremden çıkardım bilmiyorum ama öyle istedi canım.

Extra luggage are subject to a fee, sir.

havacilikta bu durum icin kullanilan tabir 'excess luggage' ya da 'excess baggage' dir.

bu arada tav'a her gün, danışmanın önünde kazıklanan yolculardan şikayet maili geldiğini hatırlatmayı da bir görev bilirim :)